23 Aralık 2013 Pazartesi

Yan Bakma(k)

Seninle uzun zamanımızı alan başka bir konu da yan bakma meselesi doğal olarak. Biliyorsun benim televizyon izleme şeklim biraz orjinal. Şöyle kafayı sola doğru çevirip , sağdan böyle yan yan yoğunlaşma şeklinde. Yıllarca yan bakma,bakmadım, baktın bakma, şeklinde boğuştuk seninle. Azalmıştı aslını istersen de şimdi yeniden başladı. Şimdi hafiften Duygu yapıyor senin işini . Tabi senin gibi olmuyor, zayıf kalıyor :) Yılbaşı geliyor. Şimdi kimi ilk arayacağım diye düşünüyorum. Gitmeseydin ya baba, bu yılbaşı da gülen sesini duysaydım telefonda. Umarım rahat ediyorsundur oralarda. Kocaman sarılıyorum...

9 Aralık 2013 Pazartesi

İlk doğum günüm...

Sensiz ilk. Herkes kutladı, senden telefon gelmedi. Biliyorum ama ,yanımdaydın. Hissettim baba. Seni çok özledim...

15 Kasım 2013 Cuma

Sana Attığım Tek Yumruk-Yediğim Tek Tokat

Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum. Pazarları TRT1'de kovboy filmleri olurdu. Onlardan birini yeni izlemiştim dedemlerin siyah-beyaz televizyonundan. Gerçi tek televizyondu o zaman galiba, yenisini alamamıştık daha. Sürekli yumruklar uçuşuyordu ama kimseye de bir şey olmuyordu. Çocuk aklı işte, merak ettim nasıl oluyor bu yumruk işi diye. Bodrum kattan çıkan o merdivenlerden yukarı çıkıyordun, elinde birşeyler vardı doluydu ya da merdivenden almaya çalışıyordun. Bir yumruk aşk ettim suratına . Elindekini yere bıraktın ve bir tokatla cevap verdin. Senden yediğim tek tokattı. Ben de bir daha sana yumruk atmayı denemedim. Gül gibi geçinip gitmişiz demek ki :)
Seviyorum seni baba...
Ben ölünceye dek de söyleyeceğim sana bunu.

8 Kasım 2013 Cuma

Fethiyeköy'de Piknik

Fethiyeköy'deki o araziye pikniğe giderdik. Sen sonra gelirdin.  Nedenini hatırlamıyorum şimdi,herhalde işin olurdu ya da işten çıkıp gelirdin. Seni, tepeden buğday tarlasının ortasında yürüken gördüğümde ne çok sevinirdim. Ovanın ortasındaki o tuğladan yalnız, tek katlı  evin yanından yavaş yavaş gelirdin. Çok az akan bi dere vardı o eve gelmeden. üstünde de küçücük betonarme bir köprü, üstünden geçerdik. O zamanlar tren yolu çok belirgindi. Kimler geldi geçti bu tren yolundan diye düşünürdüm. Şimdi kuru bir karayolu oldu orası, tren yerine arabalar geçiyor vızır vızır. Şimdi oralara gitmek çok zor geliyor. Seninle gittiğimiz bir yığın yere giderken olduğu gibi.   Bir ağaç bulurduk ,altında yemek yerdik . Annem ne hazırlardı acaba?  Kalmıyor bazı detaylar.  Öptüyorum seni baba...

5 Kasım 2013 Salı

Haftasonu Bursa'daydım. Terminale geldim ama beni alacak kimse yoktu bu sefer, yarım saat otobüs bekledim ağlayarak. Hep sen alırdın. Telefon ederdim koştura koştura gelirdin. Ya Lada'yla gelirdin ya da bu en son kamyonetle. Hep içimden değiştirmiş olman için dua ederdim o külüstürleri,"Bana sürpriz yapacak bu sefer yeni arabayla gelecek" diye hayal kurardım seni beklerken o 20 dakika boyunca. Olmadı. Bu haftasonu sen gelelebilseydin de keşke yürüyerek dönseydik , araba falan da istemezdim.

GÜLE GÜLE...

12 Ekim 2013. Zamanından çok önce gittin. İçim çok şükür ki rahat. Sana sarılıp " Seni çook seviyorum" diyebildim. Veda edemedim , uzaktaydım. En azından torunların yanındaydı.Oynadın onlarla gitmeden. Bu su serpiyor içime. Keşke biraz daha kalsaydın da başka torunların da görebilseydi seni. Kısmet değilmiş. Merak etme baba, ben anlatırım seni...