Hangi yılbaşıydı hatırlayamadım bir türlü. Ama ya 86 ya da 87 'dir. Bir küçük pakette mavi bir atari getirdin .Ne kadar ulaşılmaz bir şeyi ulaşılır yapmışsın şimdi düşününce. Hala,o paketten çıkanı gördüğümdeki sevincimi hissedebiliyorum. Aldığım en güzel hediyelerden biridir belki de en güzeli. O zaman sağ ve solda birer düğmeli atariler vardı bir sağa gidiyordun bir sola. Bu öyle değildi, 5 düğmeliydi. ( turuncu düğmeli) Kahramanımız bir tavşandı ve yukarıdan gelen kargalardan yerdeki havuçları korumaya çalışıyordu. 3 tane kargayı kaçırdın mı yanıyordun. Ama her bölüm biraz daha hızlanıyordu ve 1/4ündesağ taraftaki kulübe de bir yavru tavşan çıkıyordu ve göle gitmeye çalışıyordu. Sende yavru suya düşmesin diye bir tarftan kargaları kovalarken bir taraftan yavruyu kulübeye sokuyordun Ayrıca Kargalara sopa ile vuruyordun- ki düğmesi ayrıydı- ölsünler. Sıradan atarilerle kıyaslayınca bilgisayar oyunu gibi kalıyordu. Mahallede ne oynadık. ,Kadranı 99999 bitiyordu. 100000 yapınca ne olacak diye hepimiz çok meraklanmıştık. Doğal olarak hiç bir şey olmadı aynı şekilde devam etti:) Beni ne
mutlu etmiştin...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
bu atarinin sarısını anne babamız bana ve abime almıştı. anne kuş yavrularına yemek yedirirken bir yandan da arı ve yılanlardan kaçıyordu.
tatilde eve gittiğimde bir yerlerden bulup çıkardığım atariye dün pil taktırıp on/start a basınca çıkan ses beni bir anda 25 küsür yıl öncesine ışınladı.
şimdi bugün atariyi internette ararken yazınızla karşılaştım. beni duygulandıran şey sadece atariyle ilgili yazdıklarınız değil, hitaben yazmış olmanız...çok etkilendim.
Zaman geçiyor,böyle güzel şeyler kalıyor geriye neyse ki. Aynı heyecanı paylaştığım biriyle tanışmak güzel oldu. Biz de umarım çocuklarımıza böyle güzel şeyler bırakabiliriz ...
Yorum Gönder